18.02.2025
Tarihçiler daha rahat anlaşılsın diye zamanı çağlara bölerler. Çağ kavramı soyut bir kavramdır, yaşanıldığı zamanda insanlar somut bir durum gibi hissetmezler. Her büyük değişim gibi önce sessizce yükselen bir potansiyel enerji birikir ve sonrasında bu bir hareket enerjisine dönüşür. İnsan ömrü kısa, insanlık ise ona göre çok uzundur. Bundan dolayı da değişimin kilit noktalarında yaşayanların çoğu ilk anda bunu anlayamazlar. Ta ki uzun bir süreye yayılan etkileri günlük hayatında görünceye kadar. Zaman göreceli bir kavram. Gelişen bilim ile bu görecelilik daha da hızlandı. Yukarıda anlattığım eski çağların göreceli yavaş değişimleri de artık çok daha hızlı.
Özellikle son 15 yılda artan bir sosyal medya başta olmak üzere aşırı iletişime ve sıradan insan üzerinde özgürlük olarak sunulan bu hiper iletişimin kontrol edici etkisi net bir durum. Bu kontrolü kim sağlıyor, bu araçları elinde bulunduran küçük bir azınlık. Bu birey üzerinde kontrol amaçlı ciddi çaba harcanan bir devrim! İnsanlar kendini özgür sandığı yerin kendisi insanın mahremini açtığı yer aslında. Bu da sisteme sıkça tekrar ettiğim gibi ‘bireye şah damarından yakın olma’ şansı tanıyor.
Diğer tarafta ise ABD’ye bir atom bombası atılsa psikolojik etkilerini bir tarafa bırakırsak muhtemelen 1 trilyon dolar zarar vermez ekonomik olarak. Ancak Çin içte otoriter bir rejim olmanın ‘gizli, saklı’ olma imkanını kullanarak bir anda yeni bir yapay zeka piyasaya sürerek bir gecede ABD borsasına aynı darbeyi indirdi.
Modern dünyanın en ilginç süper kahramanı İron man olsa gerek. Ne uzaydan geldi, ne bir örümcek ısırdı ya da Nüklleer bir duruma maruz kalarak süper kahraman oldu. Onu süper kahraman yapan şey: Aynı anda çapkın, bilim adamı, zengin ve magazin dünyasında popüler olması. Bunların hepsinin bir arada olması bir süper kahramanlık olabilir ancak diye düşünülmüş olmalı. İşin ilginci bu sosyal medya uygulamalarından birinin sahibi, uzaya araç gönderen, araba üreten, 13 çocuğu olan hatta şimdilerde Trump’ın has adamı (belli ki bu dönemin resmi görevi olmadan basın sözcüsü gibi davranacak olan) Elon Musk’a çok benziyor. Başkanın adamı olacak, etki edecek ancak resmi bürokratik yetkilerin dışında kalacak. Diplomatik dile uymayacak başka ülkelerin seçimlerine aleni müdahil olacak ancak ABD devletini resmen temsil de etmediğinden özgürce hareket edecek. Garip bir yeni dünya karakteri!
ABD’de entelektüel diye sunulan Demokratları ezen, Trumpizmin zaferi de üzerinde düşünülmeye değer. Seçim öncesi dostlarım kim kazanır seçimi dediler? Ben de ABD ekonomisi iyiyse kesin Kamala, kötüyse de Trump demiştim. Statüko varolanın devam ettirilmesidir. ABD için statüko kavramı Demokratların son dönemde temsil ettikleri fikirlerdi aslında. Dünyanın hakimi, jandarması vs. Ancak Trump’ın kazanması bunun bittiğinin kanıtı. Diyebilirsiniz ki iyi de gelir gelmez Suriye, Ukrayna, Filistin meselelerinde yol haritası çizdi ve uygulamaya başladı. Doğru ancak unutulan bir şey var o da karşısındaki Rusya ya da diğer güçlerle eşitler arası bir pazarlık yaparak bunu yapıyor. Yani ABD Suriye’de Rusya’nın tavizi karşılığında, Ukrayna’da da Rusya’ya taviz veriyor.
Bizimkilerin Eski Türkiye dedikleri 90 öncesi dünyanın iki kutuplu oluşuna bağlı içte kaoslar olsa da çizgisi stabil olan durum (ki maalesef bunu takıntılı bir şekilde ceberut Kemalizm diyerek yanlış yorumluyorlar) misali ABD hegemonyası dünyada bitti. Hatta ulus devlet kavramı maalesef sular altında kalıyor. Eskinin sübvanse edilen Avrupa, Kanada gibi ülkeleri göç ve artık gerek kalmayan sübvansiyonların bitmesi ile bu durum yaşandı.
Bir yandaş gazetecinin BAE’nin Fransa’ya 50 milyar Euro yapay zeka yatırımı yapmasını yorumlayış şekli inanılmaz bir prototip bakış açısı sunduğu için değerliydi. Olayı yine Kemalizm vs.’ye getirip iç siyasetin eski sembolleri üzerinden gerçeğe karşı körleşmişti. Şunu sormuyordu ‘Neden bu Müslüman kardeşimiz bize değil de Fransa’ya yatırım yapıyor.’ Hala eskinin kavramları üzerinden yeniyi anlamaya çalışma çabası inanın ki ülkemiz için en büyük tehlikelerden biri.
Dünya, yazının başlangıcında belirttiğim gibi muhtemelen farklı bir çağa evriliyor. Ve maalesef biz hala etnik, mezhepsel, seküler, dini ayrışmalar ile oyalanıyoruz. Geçmişte kalan konulara takılırsak biz de geçmişte kalacağız çünkü gelecek bilim, sanayi, yeni fikirler üzerine kuruluyor. Bizim gündemimizde ise bunlar hariç her şey var.
Bir vekil çıkıp halkın paraları ile devlet tarafından yapılan sağlık merkezinin açılışında, halk için çalışan devletin görevlisi doktorlar için çalışmazlarsa ‘halk olarak gidin gırtlağına sıkın, yapışın’ demiş. Yahu devleti sadece bina yapmaya indirgeyen bir bakış değil mi bu? Devletin kontrol mekanizmaları yok mu? Devletin sadece bir parçasını görmek; karanlık bir odada bir filin ayağını, hortumunu vs tutarak onu tanımlamak gibi değil mi? Soru şu neden karanlıktalar ve filin neresini tuttu ki (bence gırtlağını) yazılı geleneği olan köklü bir milleti bir Afrika kabilesi zannetti? Hem doktorlar da halkın parçası değil mi ya?