09.10.2023
Sınırlarımız dışında birine Türkiye’den tanıdığınız günümüz sinemasından kim var diye sorsanız cevap Nuri Bilge Ceylan (NBC) olur. Filmleri ile başardıkları ve saygınlığı tartışılmaz bir isim NBC.. Yaşayan bir efsane kültü de ortada NBC’ın. Bu hafta sadece son filmini değil NBC sinemasını da ele alalım istiyorum.
Öncelikle NBC sineması demek varoluş sancısı çeken, hayatı sorgulayan, anlam arayışı içinde olan ve net bir anlam da bulamayan karakterlerin sineması aslında. Bu bana göre NBC sinemasının özü. Bu yönüyle de evrenselliği yakalamakta zorlanmamakta. Ne de olsa varoluş en temel insani meselelerden biri. Özellikle de Batı dünyası gibi ekonomik kaygıların, güvenlik gibi maddi dünyaya ait sorunların az olduğu toplumlarda daha ön plana çıkan bir mesele. Cannes FF’de sürekli bir şekilde yer bulmasının önemli nedenlerinden biri bu bence. Özellikle ilk filmlerindeki sadelik, doğanın daha fazla öne çıktığı, insanların fazla konuşmadığı filmler vardı. Bu içerik ve tarz kabul gördü. Sonrasında maddi imkanların da arttığı görselliğin, teknik becerinin, profesyonel oyuncularla ve oyuncu yönetimin de kanıtlandığı “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi geldi. Bana göre en iyi filmidir NBC’ın.
Bu filmden sonra gelen “Kış Uykusu” filmi ve sonrakilerde bir tiyatro yapısı söz konusu. Hal böyle olunca bol diyaloglu ve sahnelerden oluşan bir tarz başladı. Bunun da zirvesi “Kış Uykusu”ydu. Haluk Bilginer gibi bir tiyatro oyuncusunun da muazzam uyumu ile çok başarılı oldu bu film. Bu filmde varoluş meselesi bol konuşma ile de yapılabilirmişi kendi tarzında kanıtladı. Tüm bunlarda öyle ya da böyle filmler bu varoluş meselesinin de etkisi ile hayatı sorgulayan ve evrensel karakterlerdi. Dilin Türkçe olması, mekanların bu topraklarda olması bu gerçeğin önüne asla geçmiyordu. Arjantinli de Norveçli de Koreli de pekala empati kurabilirdi bu filmlerle.
“Ahlat Ağacı” filmi ise yerel meseleleri ön plana çıkaran bir filmdi. Daha önce yazmıştım. Örneğin İslam’ın farklı yorumlarının 15 dakika boyunca tartışılması gibi durumlar varoluş meselesinden ciddi rol çalan ve filmlerin özünü dağıtan senaryoydu.
Son filmi “Kuru Otlar Üstüne” NBC’ın sinemaya karşı heyecanın bana göre azaldığını gösteren bir film. Her filminde olduğu gibi özünde varoluş meselesini ele almak istiyor ancak bu kez ki ana karakter diğer hiçbir ana karakterine benzemiyor. Geçenlerde izlediğim “Narsistle Aşk” filmi için olaya hep kadının gözü ile bakmış, narsist erkeğin ailesi, çevresi, kişiliğini oluşturan bilgiler anlatılmamış demiştim. Sanki bu sözü NBC duymuş. Ancak abartılı bir şekilde. Çünkü filmi bir narsist kişiliği gözler önüne sermek için odak noktası olarak alsa pek NBC tarzı olmasa da muhteşem bir film olurdu. Çünkü karakteri o kadar ince detaylarla bu açıdan yansıtmış ki. Narsiszm özünde, eziklikten kaynaklanan bir yapı. Toplumda kabul gören narsistler ise işinde çok başarılı olanlardır. Bunlar bir şekilde başarıları ile ördükleri bir korunma kalkanı ile bu yapılarını toplumsal kabul ile de sürdürebilirler. Bu filmdeki Samet karakteri ise entelektüel lakırdılarla da bu korumanın başarılabileceğini gösteriyor. Bu da ilginç ve başarılı bir bakış açısı.
Ancak filmde çok ciddi bir odaklanma sorunu var. Bunu neden yapıyor ya da kendini böyle bir şey yapmak zorunda mı hissediyor NBC? Anlayamıyorum. Son Antalya FF’de Zeki Demirkubuz’un filmini çekerken “Sadece canım bildiriye imza atmak istemedi, mevzu bu.” İfadesi muhteşem bir özgüven ve huzurlu ruh halinin göstergesi aslında. Demirkubuz’un bir tür yahu kaybedilmesi imkansız olan seçimi kaybetme başarısı gösteren bir muhalefetin hala tam kadro yerinde olduğu bir ülkede siyaseti bu düzlemde tartışmak kayıkçı kavgasından öte bir şey değil der gibi kendini çiğ siyasetten alıkoyduğu bir durum söz konusu. Bu tavır aslında benim bu ülkedeki sloganlardan ibaret çiğ siyasi gruplardan bir beklentim de yok umurumda da değil demesi anlamına da gelmiyor mu?
Zeki Demirkubuz bunu yaparken NBC gibi ülke içindeki herhangi bir siyasi gruptan gelecek desteğe ya da tepkiye ihtiyacı olmadığı açık birisinin ülkenin bu slogandan ibaret olduğunu gördüğümüz siyasi yapılarına ait konuları işlemesi nedendir? Anlamak imkansız! Çelişkili siyasi yorumlar, tüm tarafları eleştiren ve aslında boş olduklarını anlatır gibi görünse bile bu tür şeylere yer vermesinin anlamı var mı bilmiyorum. Çünkü Yılmaz Güney varoluş ile ilgili film çekmezdi. Politik bir sineması ve yaşamı vardı. Peki NBC neden net olmayan hatta bana göre ciddi tartışılması gereken sorunlu olan siyasi konulara girer ki? Zeki Demirkubuz’a yapılan son Antalya FF’de ki “Neden imza atmıyor?” Baskısını hissetmemek mi? Yoksa bu ülkedeki herkes gibi yapısal konuları analiz etmek yerine sloganlara dayanan yüzeysel politik konuları konuşmak zorunda hissetmesi mi?
Haftaya devam ederiz “Kuru Otlar Üstüne” filmine, çünkü sadece filmin anlattıkları değil verilen tepkiler de ciddi bir Türkiye fotoğrafını yansıtıyor!