05.06.2022
Çapkın, bir ilişkiye başlarken ilk olarak çıkış kapısına bakar. Aynı durum hırsızlar için de geçerlidir. Evet hırsızlık yapacağı yere giriş önemlidir ancak daha da önemlisi yakalanmadan kaçabilmektir. Çapkınların ve hırsızların benzerliklerinin en temel felsefi ilkesi ise ilgilendikleri insan ya da malzemenin sorumluluğunu almadan sadece istedikleri faydayı elde etmektir. İkisinde de bütünün bir değeri yoktur. Bütünle değil parçayla ilgilendikleri için geride bıraktıkları hasar umurlarında değildir.
Kanser olan bir yakını için biriktirdiği parası çalınan birini düşünün.. Ya da kemoterapi ilaçları kanserin kendisinden fazla insan öldürüyor diyen büyük oyunu çözen bir kardiyoloji profesörü olan Canan Hoca’nın parasını telefon dolandırıcılığı ile çalan hırsızları düşünün. Hırsız için iki olay da aynı. Tek mesele ne kadar kazandığı yani meblağ önemlidir. Oysa bu 2 olayın tarafları bütün olarak olayı inceleseler; Canan Hoca iyi ki hırsız kemoterapi parasını çalmış zaten zarar görecekti diyebilirdi. Hasta yakını da iyi ki Canan Hocanın parası çalınmış onun yüzünden hastam tedavi şansını yitirmek üzere, onu ikna etmek için bir kanıt daha buldum diyebilirdi. Ancak hırsızlar için bu tartışmaların hiçbir değeri yoktur. Onlar şunu çok iyi biliyorlar ki çaldıklarının sayısal olarak karşılığı arttıkça her şeyi düzeltebilirler. Dine aykırı mı yaptıkları? Evet. O zaman bastır parayı aç birkaç ilahiyat fakültesi ya da imam hatip okulu olmadı bir cemaatin yatılı sübyan okuluna biraz para aktar sonra otur seyreyle seni nasıl evliya ilan ediyorlar. En tepedeki büyüğümüzün geçenlerde söylediği ancak eksik kalan bir sözü var. ‘Komünistlik parayı buluncaya, ateistlik uçak sallanıncaya kadar’ diye. Eskiden bunun daha güzelini söylerlerdi ‘Paran yoksa huzur İslamda, paran varsa huzur var’ diye. Meğer eskiden bu muhafazakar kanallarda yayınlanan “Huzura doğru” programı ne kadar ileri görüşlüymüş. Yürüyün çocuklar ileride parayı bulacağız, şimdilik İslam ile yetinelim diye.
İyi hırsız ve çapkının bir başka başarı için ortak özelliği de mümkünse hedef insan ve mekanı önceden gözlemleme şansının olmasıdır. Örneğin nelerden hoşlanır nelerden nefret eder, zaafları nelerdir vs… Hırsız için de kamera var mı? Güvenlik nerede? Gibi sorular önemli. Her zaman B planları olmalı. Kışın ortasında bir hafta elektrik verilmeyen Isparta şehrini düşünün. Bu 2022’de büyük bir rezalettir. Ancak aynı şehirde şimdilerde akıllarda kalan şey bir kadın sanatçının konserinin ahlaksız bulunarak engellenmesi. Üstelik bunu da ‘Evliyalar şehri Isparta’ya yakışmıyor’ diye yapmışlar. Bu troll basının uçuk kafasına göre Ispartadaki evliyalar kışın ve zor şartlarda ortalıkta görünmüyorlar ancak havalar ısınınca ve şartlar iyiyken ortaya çıkıyorlar. Elbette yıl olmuş 2022 elbette evliyalık kavramı da değişecek ne var bunda? Gerçi bu ekibin ağa babaları da Çanakkale savaşında vatanı için şehit düşenlerin zaferini yine bu evliyalara bağlamıştı. İşin ilginci o zaman da savaş alanında bu evliyaları gören olmamıştı. Savaş sırasında değil de iş bitip zafer kazanıldığında hemen ortaya çıkıyor bu evliyalar. Bu kafanın yerli, milli iş insanı Zarrap ABD’de bülbül gibi öttü, zamanında muhterem Hocaefendi dedikleri ve ekibi de ABD’de şimdilerde ama olsun hala kim evliya kim ahlaksız kararını bu dahi kargalara bırakanlar var. Haliyle kılavuzu karga olanın burnuna ne olacağı da belli.
Klavuz demişken 90 karanlığının her yönüyle mimarlarından olan ve siyasi tarihimizin çöplüğüne atılmış olan Çiller, şimdilerde ekonomi politikalarının danışıldığı biri olmuş. Allah ülkenin yardımcısı olsun. Yaptıkları yapacaklarının teminatı çünkü.
Taraflı tarafsız herkes Ali Koç’un ROK’a çarpması ile mutlu olduğu kesin. Hele Koç’un son bitiriş cümlesi “İnşallah senin gibiler de basından temizlenir” sözü bu etkiyi iyice artırdı. Elindeki iktidar gücü ile önce liberalleri sonra Fetullahçıları hatta bir ara çözüm süreci ayağına başkalarını az çok kullanan iktidar bu çapkınlıklardan elde edeceği faydayı elde etti. Bu dönemde yerli milli ayağına iktidara yakın çevreler mal varlıklarını artırdı. Ama doğanın değişmeyen bir kuralı var. Her şey doğar, büyür ve ölür! Sinema açısından söylersek ‘her film biter’ çok iyi filmler fiziken bitse de ruhunuza etkir ve hayatınıza bir iz olarak katılır. Ancak eğlenilecek film var, bir de bu filmler var!
İşte çapkınlar ve hırsızlar mevsimlik otlar gibidirler. Gelirler geçerler. Dönemliktirler. Bir çınar gibi uzun yıllar kalıcı olmazlar. Bunlar sadece bir parantez içidirler. Bütünde anılmazlar bile. İşte gidiyorlar. Yarınlarımızı çalarak, halkın onlara olan güveni ile açtıkları kalplerini kırarak gidiyorlar. Kış geliyor çünkü otlar sadece yazın görünürler. Yine biz koca Cumhuriyet çınarına sarılacağız. Otlar yine gelsin elbette onlar da şart. Ancak yerde bitsinler. Cumhuriyet çınarının değeri de mevsimlik otlarla kıyaslanmasın bir daha!