03.09.2024
Yaşam, ölüm sabit noktası karşısında insanın deviniminden ibaret. Zamanın ve mekanın darbeleri ile oluşan insan iradesinin de katılımı ile oluşan değişim hayatın en önemli gerçeği. İlginç olan şey insanın daha uzun süreçte değişen şeyleri ciddi bir sabit nokta olarak algılaması ve hayatını ölüm gerçeği yerine bu sahte sabitlere göre düzenlemeye kalkması. İnsan kendisi ile barışık, kendisini bir sorgulama sonrası bulma çabasına girmemişse bu sahte sabit noktalara daha çabuk kanıyor. Bizim gibi hep krizde olan toplumlarda bu yanılma daha fazla oluyor. Maslow’un ihtiyaçları piramidinin hep alt sıralarında takılıp kalan toplumlarda, piramidin en üstünde yer alan ‘kendini gerçekleştirme’ ideali Strazburg’da yer alan Notre Damme Katedrali’nin önüne gelip başını kaldıran 1500’lü yıllardaki bir insanın kendisini aciz hissetmesi misali bir durum. Ortalama 1.70 boyunda bir insanın 142 metre yükseklikte bir devasa yapıta baktığını hayal edin. Zaten o tür devasa binalar Tanrı otoritesinin temsilcisi kendini gören klişenin insana haddini bilmesini ve boyun eğmesini sağlamak için yapılmıştır. Acizliği kabul eden insan da hem manevi hem de fiziki olarak ezildiği kilise otoritesine varlığını teslim etmişti. Nasıl olsa kendisinin acziyeti apaçık ortadaydı, o zaman boyun eğerek o otoritenin parçası olmak ve onun yükselmesini kendi yükselmesi kabul etmek sahte de olsa bir tatmin duygusu yaratır. Alttakilerin kendini gerçekleştirme şansı da bu kadar olabilirdi.
İşte 22 yıllık bir lider kültü ve alışkanlığı! Güneş bile bazen kapalı havalarda tam görünmezken modern iletişim imkanları ile her gün mutlaka gördüğümüz ve alıştığımız bir sembol haline gelen, bir tür alışkanlık. Alışkanlıkların değişmesi zordur. Hele uzun süreli alışkanlıklar ise bu alışkanlıklara devredilen iradenin de boşluğa düşmesi anlamına gelir insanlar için ve bu ciddi bir travma yaratır. Travmanın nedeni ise rutinin örttüğü gerçek yapısal sorunların bu travma etkisi ile daha şiddetli ortaya çıkmasından kaynaklanır. Bu iktidarın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük nedir? Bence gelecekte iktidar olma potansiyeli olan potansiyellerin hepsini kendisine benzetmesidir. İçlerini boşalttı muhalif potansiyelin. Bunu devşirerek, geçici işbirliği ile ya da sadece yaptığı eylemlere bu potansiyelin odaklanmasını sağlayarak yaptı.
Yazarken acı çektiğim bir gerçekti. Eğer CB seçimlerini geçen yıl muhalefet kazansaydı ve bu andaki ekonomi bakanı kabul etseydi yine bakan olurdu. Bu şu anlama geliyor, muhalefetin ülkenin en önemli meselesi olan ekonomik duruma dair çözümü küresel kapitalizmin reçetesini uygulamaktan ibaret!
Bir muhalefet vekilinin çıkışı, askeri akademi töreninde yaşananlar ve başka yakın dönemde çıkması beklenir göstergeler… Hepsi iktidarın algıyı yönetme ile toplumu manipüle etme ve gerçeği unutturma çabasından ibaret. Ancak sorun algı yönetmeyi çoktan aştı. Muhalefetin belediye kazanmak ile tatmin olması ve Tanpınar’ın ‘Şark’da beklemekle her şey ayağına gelir’ sözü misali iktidar için hazırlanmaması, çabalamaması da iktidardan daha vahim konumda olduklarının kanıtı. Ve en büyük tehlikede burada aslında. Tüm çabalara rağmen ekonomi düzelmiyor. Kriz derinleşiyor. Ülkenin alternatif olacak ve sorumluluk alacak fikirlere ve yapılara ihtiyacı var. Gerçeğe bağlı kalarak umudu yeşertecek, bedeli göze alacak bir yapı.
Güç yüzükleri dizisinin 2. Sezonu başladı. Sauron güç istenci olan gerçek bir kötü. İlk sezonda Galadriel’in ruhsal eksikliklerinden kaynaklanan açıkları besleyerek istediğini elde etmişti. Şimdilerde ise Celebrimor’un hırsı ve öne çıkma isteğini suistimal ederek istediği planın uygulanmasında onları araca dönüştürüyor. Hatta Celebrimor yerel dengeleri daha iyi bildiği için fazladan çaba harcamasına gerek kalmadan cüceleri ikna ediyor onun adına. Yine Sauron, Adar’a yalandan, strateji gereği bağlılık yemini etmekten ya da ayağına kapanmaktan geri durmuyor. Sauron, yüzük sembolü üzerinden insanları kontrol etmeyi ve yönetmeyi istiyor. Gerçek hayatla bağı olmayan, sahte düşüncelerle insanı kontrol etmek! Gerçekten koparmak, ikna etmek otoritesine ve insanı kendisi ile uğraştıracak gerçek sorunlarından ve dünyadan koparmak! Günümüz dünyasında sistemin otorite kurmasında kullandığı araçlar misali. Geri kalmış toplumlarda Notre Damme Katedrali’nin önünde 1500 yılında ezilen insan misali, vatan, din, ceddimiz hikayeleri! Bu toplumların entelektüellerini de kuantum gibi new age dinler, sosyal medya ya da farklılık iddiası ile yola çıkılıp tek düzeleşen, aynılaştırılan etkinlikler, ortamlar vs. İster o ister bu; ikisinin de ortak özelliği eleştirel düşüncenin yerini kabullerin alması ve gerçek dünyadan kopuş! Sahte tatmin duygusu ile kandırılan Galdriel ya da Celebrimor misali!
Sauron’un manipülasyonunu gören samimi Elnord ve Prens Durin’in dışlanmasının nedeni de iyiliğin süreçte kötü görünebilmesine rağmen kötülüğün istediği sonuca ulaşıncaya kadar iyi görünmesinden kaynaklanmasıdır.
“Hiroshima Mon Amour” filminde kadının hipnoz misali yaşadığı travmayı anlattığı sahnenin başlangıcında içeceğini karşısındaki adam elleri ile verir yani kadın edilgendir. Sonrasında travmayı anlatıp, yüzleşince iyice çöker ve tam dip noktasında kendisini bırakacakken karşısındaki sinema tarihinin en ikonik sahnelerinden olan tokatı atar! Bu şiddet o kadının kötüde stabil avuntudan ibaret hayatından kadını gerçek hayata döndürür. Sonrasında kendi içeceğini kendi elleriyle içer! Kasırga yaklaşıyor ve bizlerin de bu tokat sayesinde gerçek sorunlarımızla yüzleşerek çıkmamız umuduyla!