15.01.2023
Korku filmleri değişiyor, dönüşüyor. Sinema; korku, şiddet, cinsellik, duygu gibi kavramların sömürüldüğü ve adına ‘tür filmi’ damgası vurulan ucuz kalıplardan kurtulma eğiliminde. Özellikle korkuyu, bir şeyleri anlatma adına sadece bir araç olarak kullanan bir sinema anlayışına ait filmleri gün geçtikçe daha fazla görmeye başlıyoruz. Bu tarz değeri olan korku filmlerinin ilginç özelliği ise korku unsurunu bilim-kurgu öğelerinin sağlaması.
Bilim gibi kutsanan bir kavramın korku unsuru olarak görülmesi garipsenebilir. Ancak bilim kavramı tarihi gelişim sürecinde dogmatik kalıplarla toplumu sömüren zümrelerden kurtulmak için yaptığı katkılar ile hatırlansa da günümüzde apayrı bir konuma geldiği gerçeğini de görmek gerek. Bilim artık devrimci bir kavram olmaktan çok sömürü için bir araç haline dönüşmüş durumda. Çünkü günümüz bilimi toplumları ve insanları sömürebilmek için kapitalist şirketler tarafından kullanılan bir araç haline gelmiş durumda. Aslında din, sanat, iletişim de maalesef bilim ile aynı kaderi paylaşmakta ancak bilimin tarihte yaptığı katkılardan dolayı bu hale düşmesi daha çok acı verici belki de.
Vizyona giren MEGAN filmini bu gözle değerlendirmekte fayda var. Anne babası trafik kazasında ölen bir kız çocuğunun velayeti teyzesine verilir. Teyzesi dijital oyuncak üreten bir şirkette çalışmaktadır. Teyze, ebeveynlik yapmaya pek müsait biri değildir çünkü hayatı işi olan birisidir. Ama kardeşine verdiği sözün de etkisi ile bu zorluğun üstesinden gelmeye çalışır. Filmde kısa bir rol olmasına rağmen önemli olan bir psikolog karakteri var. Bizim gibi milyonlarca yabancının kayıtlı/kayıtsız ülkemize dahil olduğu bir toplumda anlaması zor bir karakter bu. Burada devlet otoritesinin güçlü olduğu toplumlardaki bireylerin hissedeceği bir güçten bahsediyoruz. Bu aslında pek de iyi bir şey değildir. Bir tür birey üzerinde sistemin istediği kalıpları oluşturma aracıdır. Ancak bu eleştiri İskandinav ülkeleri için geçerli olabilir. Çünkü bizim gibi girenin/çıkanın belli olmadığı ya da devlete ve dolayısıyla topluma emanet edilen kimsesiz çocukların yurtlarda fuhuşa, uyuşturucuya yönlendirildiği toplumda ilgisizliği/kontrol etmeyi eleştirmek lüks.
Teyze, yeğenine bakmak hem de işini sürdürmek için çareler ararken tasarladığı bir projeyi erkene alır. Proje; dijital bir çocuk robot olan Megan’dır. Megan, yapay zeka altyapısı ile eşleştiği çocuğun özelliklerini anlamakta ve ona arkadaşlık etmesi için tasarlanmış bir arkadaş robottur.
Megan ilk başlarda çok başarılı görünmektedir. Tam da modern insanın aradığı şeydir. Artık çocuk bakmak bir sorun olmaktan çıkacaktır. Çocukların bakımı da bu arkadaş robota havale edilerek çözülecektir. Böylece ebeveynlik yükü ortadan kalkacak ve kapitalist anlamda ebeveynler daha fazla sömürülebilecektir.
Üstelik bu ürün kişiye özel oluşu, taklit edilmesinin zorluğu ve pahalı oluşu ile de çok karlı bir yatırım aracıdır. Teoride her şeyin güzel göründüğü bu garip durum pratiğe yansıması ise pek başarılı değildir. Hatta bir felakete yol açar. Çünkü yapay zeka gelişime açıktır, başarısızlığa ise kapalıdır. Tam da günümüz kapitalizmi misali bir durumdur. İnsani duygulardan uzaktır. Duyguları da taklit edebilmektedir ancak başarı odaklıdır. Yenilgi kavramı yoktur. Hüzün, acı, gibi kavramlara uzaktır.
Psikoloğun: Modern sistemin eskiyen bir baskı ve kontrol aracı olarak devreye girip gözetlemesi sırasında Megan’ın etkisini ilk fark eden olması da güzel bir vurguydu. Çünkü günümüz dünyasında okul gibi kurumlarla devletler bireyi bir kalıba sokmaya çalışırken yakın geleceğin dünyasında bu eleştirilen durumu bile aşan yeni bir birey üzerinde baskı/kalıba sokucu aracın oluşacağını gösteriyor. Üstelik bu kez bu aparatın sahibi az çok hukuk ile kontrol edilebilen devlet kavramı değil, şirketler olacak.
Megan, kapitalist dünyanın en önemli psikolojik yanılsamalarını kullanmaktadır. Hani günümüz psikologlarının da sıkça kullandığı “sen özel birisin” hissini aşırı ve çiğ bir bencilliğe yöneltmektedir. O kadar ki küçük kızın canını sıkan her şey düşman olarak kabul edilip yok edilmeye çalışılır. Komşunun köpeği, komşu, kızın sosyal ortamındaki arkadaşı hatta teyzesi! Megan bunları yaparken kıza faydalı mı olmakta? Teorik olarak evet. Ancak pratikte acının, hüznün insanı geliştirici ve insan olarak kalmasını sağlayan etkisinden uzaklaştırmaktadır. Megan. Küçük kızı aslında narsist bir ‘biyolojik robota’ dönüştürmekte ve insan olmaktan çıkarmaktadır. Tabi kimler bu robota sahip olabilecektir? Elbette sadece zengin çocuklar!
Yobaz profesörler üreten bir sistemimiz var. Bu haliyle biz de garip bir ülkeyiz. Yobaz profesörler üretmek de nerden baksanız bir Megan üretmek kadar sıra dışı! Daha önce bu zatlardan biri üniversiteli kızları fuhuş ile suçlamıştı. Elbette gerçek olsa bile onları o hale sürükleyen şartları sorgulamak yerine onları Taliban misali kızları evlerinde oturtarak çözmeye kalkmıştı. Şimdi de başörtülü kızlardan oluşan müzik grubu için ‘kıyamet alameti’ dedi.
Megan, kapitalist bir araç olarak insanların acı gerçeklerle yüzleşmesini engellediği için eleştirilir. İnsanları kolaycılığa iterek bunu yapar. Bizim yobazlar da hitap ettikleri kitleyi Megan gibi kolaycılığa iterek, üstelik beğenmedikleri durumu aşacak bir model önermeden/oluşturmadan sadece yasaklayarak çözmeye çalışıyor sorunları. Megan, acımasız, ruhsuz ancak kötü ya da insani, adil olmasa da bir model üretiyor. Tıpkı kapitalizm gibi. Bunlar ise deve kuşu misali kafalarını kuma gömüyorlar/yandaşlarına da aynısını salık veriyorlar. Sorun şu ki siz görmediğiniz için sorunlar sorun olmaktan çıkmıyor.